14-15 Eylül 2024 / XIX. Geleneksel Herget Nöralterapi ve Regülasyon Tıbbı Sempozyumu 2024 Seminer Programı
14-15 Eylül 2024 / XIX. Geleneksel Herget Nöralterapi ve Regülasyon Tıbbı Sempozyumu

 


 

Değerli Meslektaşlarımız,

02-04.06.2023 tarihlerinde Uluslararası Nöralterapi Federasyonu (IFMANT) başta olmak üzere, IFMANT’ta üye olan tüm ulusal derneklerin yanı sıra Türkiye’de Bilimsel Nöralterapi ve Regülasyon Derneği (BNR), Asya Avrupa Tıbbi Regülasyon Federasyonu (AATRTF), Bilimsel Tamamlayıcı Tıp ve Regülasyon Derneği (BTR), Bilimsel Akupunktur ve Regülasyon Derneği (BAR), Bilimsel Klinik Kineziyoloji Derneği (BKK) ve Manuel Tıp - Ağrı Regülasyon Derneği (MTAR)’nin katılımıyla bir Dünya Nöralterapi Kongre’sini başarıyla geride bırakırken, önümüzde Nöralterapi ve Tamamlayıcı Tıp adına ulaşılması gereken daha pek çok hedef olduğunun bilincindeyiz.

2003 yılından bu yana geleneksel olarak her yıl düzenlediğimiz Nöralterapi sempozyumlarına 14-15 EYLÜL 2024 tarihinde “XIX. Geleneksel Herget Nöralterapi ve Regülasyon Tıbbı Sempozyumu” ile devam ediyoruz. Bu vesileyle siz değerli meslektaşlarımızı davet etmekten büyük onur ve memnuniyet duyuyoruz.

Bilimsel Nöralterapi ve Regülasyon Derneği (BNR)’nin organizasyonuyla İstanbul’da gerçekleşecek olan sempozyum, IFMANT çatısı altındaki AATRTF, BTR, BAR, BUKK ve MTAR derneklerinin katılımı ile zenginleşecektir.

Sempozyumun ağırlık konusu “Vital Beslenme ve Ortomoleküler Tıp” olarak planlandı. Bu yıla kadar sadece hekimlerle yaptığımız sempozyumumuza hep talep edilen hekimlerin yanı sıra eczacılar ve diyetisyenleri de dahil ettik.

Vitaminler, mineraller, aminoasitler, yağ asitleri ve diğer destek ürünlerin tedavide kullanımı ülkemizde son yıllarda ilgi çeken bir konu haline gelmiştir. Ancak neyin, nasıl, ne zaman ve hangi dozda kullanılacağı konusunda kafa karışıklıkları vardır.

Sağlıklı olmamız için nitelikli vital besinler diğer bir deyişle vital mikro besinler önemlidir. Mikro besin olarak nitelendirdiklerimiz vitaminler, eser elementler, mineraller ve enzimlerdir. Ek olarak, temel yağ ve amino asitler, şifalı bitki maddeleri, prebiyotikler ve probiyotiklerdir. Bu besinlerin hepsi vücuttaki sayısız sürecin normal işleyişiyle ilgilidir. Vücut bunları kendi başına üretemez, bu yüzden gıda yoluyla yeterli miktarlarda sağlanmaları gerekir. Vital besinler insan organizmasının çok sayıda işlevini üstlenir.

Başka bir yönden bakılırsa regülasyonu bozulmuş olan bir vücut verilen takviye ürünlerden yararlanımını kısıtlı tutmaktadır, yani eksik maddenin tam biyoyararlanımı için vücut koşullarının uygun hale getirilmesi gereklidir. İşte tam bu nedenle hem eksik maddelerin nasıl saptanacağını hem hangi yolla ve hangi dozlarda verileceğini hem de yerine koyma tedavisinde tam başarı sağlamak için vücudun regülasyonunun önemini konuşacağız.

Gerek sağlığımızın korunması gerekse hastalıkların oluşmasında Vejetatif sinir sistemi (VSS)’nin, immün sistem ve endokrin sistemin koordineli çalışmasının önemi bütünsel tıp hekimleri tarafından bilinmektedir. İlk defa 2016 yılında BARNAT topluluğu olarak “Ortomoleküler Tıp – Vital Beslenme” konulu bir sempozyum düzenlemiştik ve çok ilgi görmüştü, 8 yıl sonra bu yıl sizden gelen talep doğrultusunda farklı disiplinlerin de katılım sağlayacağı daha geniş kapsamlı ikinci bir beslenme ve takviyelerle ilgili sempozyum planladık.

Bu çerçevede “VİTAMİN-MİNERAL-ENZİM-BİTKİSEL TAKVİYELERİN KULLANIMI, İMMÜN SİSTEM, ENDOKRİN SİSTEM VE VSS REGÜLASYONUNUN SAĞLANMASI İÇİN NÖRALTERAPİ, AKUPUNKTUR, AK-UYGULAMALI KİNEZİYOLOJİ, FİTOTERAPİ İLE BİRLİKTE, PERHİZ VE DİYET ÖNERİLERİNİ” de konuşuyor olacağız. Bu geniş kapsamlı yaklaşım için hekimler, eczacılar ve diyetisyenleri bir araya getirip yeni bilimsel bilgiler ışığında tartışıp, en doğru uygulamaları arayacağız.

Sempozyum kapsamında farklı disiplinler tarafından gerçekleştirilecek atölye çalışmaları, vaka sunumları, interaktif oturumlar ile zengin bir program ile sizlere ulaşmak istiyoruz.

Sempozyumla ilgili ayrıntılı bilgi için www.noralterapi.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

FEDERASYON VE DERNEK BAŞKANLARIMIZ:

IFMANT ve BNR Başkanı: Prof. Dr. Hüseyin Nazlikul

AATRFT Başkanı: Prof. Dr. Yusuf Tamam

BTR Başkanı: Doç. Dr. Fatma Gülçin Ural Nazlikul

BAR Başkanı: PhD. Dr. R. Demet Erdoğan

BUKK Başkanı: Uzm. Dr. Ömer Soyak

MTAR Başkanı: Prof. Dr. Hüseyin Nazlikul


SEMPOZYUM BAŞKANLARI

Prof. Dr. Yusuf TAMAM & PhD. Dr. R. Demet ERDOĞAN


SEMPOZYUM BİLİMSEL SEKRETERYASI

Doç. Dr. Pınar Yalçın BAHAT

 

 

Uzun zamandır beklenen ve arzulanan ileri tetik nokta (TN) kursunu gerçekleştiriyoruz…

“Tetik nokta" terimi ilk olarak Nöralterapist olan Kaiser ve Petersen tarafından (1935) kullanılmış olup yine bir Nöralterapist olan Dr. V. Roques (1938), Petersen’in tanımlamış olduğu bu noktalara procain enjekte etmiştir. Kellgren, Hunter ve Kraus (1938) ise yansıyan ağrı tanımını yapmışlardır. Travell ve arkadaşları (1942), akut kalp krizi geçiren hastalarda ortaya çıkan omuz ağrısının, birbiriyle bağlantılı durumlar olduğunu gözlemlemişlerdir. Daha sonraki yayınlarda (Travell ve Rinzler 1952) bu durumun kas ağrısı olduğunu vurgulamak için "miyofasiyal" terimi ilave edilmiştir. Miyofasiyal Ağrı Sendromu (MAS), kas-iskelet sisteminin yaygın görülen ağrılı bir tablosu olup miyofasiyal tetik nokta, gergin bant ve yansıyan ağrıların ortaya çıkması ile karakterizedir. Ayrıca “Bölgesel Ağrı Sendromu” olarak da bilinir. Tanısı, ayırıcı tanısı ve tedavisinde bazı zorluklar mevcuttur. MAS’ın etiyolojisi hala kesin olarak bilinmediği için, tedavi protokollerinin çoğu semptomlara yönelik olacak şekilde planlanmaktadır.

Tetik nokta, bir kas spazmı değildir. Çünkü spazm, bütün kasın origosu ve insersiyosuyla birlikte kasılmasıdır. Ancak tetik noktadaki kasılma, kas dokusunun içinde lokalize olan belirli bir alanda ortaya çıkar. Ayrıca kas spazmı daha kısa sürede çözülürken, tetik noktanın kasılması o kadar kısa sürede çözülmez. Bu nedenle H. F. Herget (1995); “aktif bir tetik nokta tedavi edilmeden kendi başına asla çözülmez” ifadesini kullanmıştır.

Herget (1995)’in yanı sıra Lavelle ve arkadaşları (2007) tarafından yapılan yeni bir değerlendirmeye göre Miyofasiyal Tetik Nokta; “genellikle gergin bir ligament içinde bulunan, basınca karşı ağrılı bir şekilde tepki veren, motor bozukluklar ve otonom (diğer deyişle vejetatif) belirtilerle birlikte karakteristik olarak yayılan ağrıya neden olması muhtemel olan iskelet kaslarındaki bir yer” olarak tanımlanmaktadır.

Miyofasiyal Ağrı Sendromunda ağrının bulunduğu yer, genellikle ağrının sebebinin nerede olduğunu göstermez. Çoğu zaman, yayılan ağrı miyofasiyal tetik noktaları (refere ağrı) tarafından tetiklenir. Ön omuz ağrısı (eklemin derinlerinde hissedilen ağrı) ile birlikte aynı zamanda dirsek veya önkola yayılan ağrı, omuzun arkasında bulunan tetik noktalardan (örn; m. infraspinatus'tan) kaynaklanabilir. Ağrı bazen şaşırtıcı derecede uzak bölgelere yayılmaktadır. Örneğin; gluteus maximus, medius ve minimus kaslarından kaynaklanan ağrı, lateral uyluk üzerinden lateral alt bacağa ve malleolus lateralise yayılabilir. Bununla birlikte, zaman zaman ağrı, miyofasiyal tetik noktaların kendisinde (örn, deltoid kas) lokal olarak kalabilmektedir.

Bugüne kadar Dr. Nazlıkul öncülüğünde ve ilki 2008 yılında iki basamaklı olarak başlatılan Tetik Nokta kurslarına ek olarak; klinisyenlerimizin ilgili kasları detaylı olarak öğrenmelerinin yanı sıra bu durumun klinik olarak ilişkilendirilmesi ve daha da önemlisi kas hareket kalıpları üzerinden daha etkin uygulamalar yapabilmeleri amacıyla hem sizlerden gelen istekler hem de bu kapsamda eğitmen kadromuzun katkılarıyla İleri TN Kursu düzenleme kararı almış bulunuyoruz.

Bu kursa neden ihtiyaç duyulmuştur?

K. Lewit’in 1987 yıllında belirtiği gibi; beynimiz tek başına bir kası dikkate almaz, sadece işlevsel süreçleri dikkate alır ve hareket kalıpları üzerinden kayıt tutar.

Herget’in 1984’te ve O. Bergmann’ın 1985’te dile getirdiği gibi; her bir hareket, koordineli bir şekilde gerçekleşen çok sayıda kas aktivitesinin bir toplamıdır ve bu bütünlüğün oluşmasında VSS’nin, bağ dokusu ( fasyanın) önemli bir rolü vardır.

Nazlıkul’un 1998’te ifade ettiği gibi; kas hareket kalıbının içinde yer alan bir kas, fonksiyonel zincirdeki diğer tüm kasları etkileyebilir. Bir kas tek başına komleks hastalık olan bozucu alan gibi davranabilir

W. V. Heymann’ın 2002’de vurguladığı gibi; her bir kas veya eklemde ortaya çıkan disfonksiyon, zincirleme bir sendromun nedeni olabilir.

Bu ileri TN eğitimine; 2 basamaktan oluşan TN 1 ve TN 2 kurslarını bitirmiş olan veya Nöralterapi eğitimlerini tamamlamış olan tüm hekimlerimiz katılabilirler.

Bağlantıları ve ilişkili hareket kalıplarını kapsayacak olan bu eğitim, 3 gün olarak planlanmıştır. Bu 3 gün boyunca; kas iskelet sistemi hastalıklarında Ekstraselüler Matriks (ECM) ile birlikte Fasya’nın önemi ve Kas Hareket Kalıpları ele alınarak hasta örnekleri ile birlikte bol uygulamalı bir kurs bizi bekliyor olacaktır.